Sosyolojik Tenkit, Alımlama Estetiği ve Duygusal Tesir Teoriyi
Sosyolojik Tenkit: Terbiyeyi yapıtın ırk-etraf-an zaman çerçevesinde tenkit etilebileceğini belirten Madam de Steal’in bu metodu, Marksist tenkitten etkilenmiştir. Servet-i Fünun devrinin tenkit pratiği olan bu metoda göre bir yapıt muhakkak bir halkın kültürel bedelleri çerçevesinde, etrafında ve muhakkak bir zamanda alana getirilir. Sosyolojik müesseseler edebiyat yapıtını çok doğrultulu olarak tesirler. Sosyolojik tenkit bir yapıtta bu müesseselerin […]
Sosyolojik Tenkit: Terbiyeyi yapıtın ırk-etraf-an zaman çerçevesinde tenkit etilebileceğini belirten Madam de Steal’in bu metodu, Marksist tenkitten etkilenmiştir. Servet-i Fünun devrinin tenkit pratiği olan bu metoda göre bir yapıt muhakkak bir halkın kültürel bedelleri çerçevesinde, etrafında ve muhakkak bir zamanda alana getirilir. Sosyolojik müesseseler edebiyat yapıtını çok doğrultulu olarak tesirler. Sosyolojik tenkit bir yapıtta bu müesseselerin izlerini bulmaya çalışır. Edebiyat sosyolojisinin doğmasına da vesile olmuştur. Hyppolitte Taine, sosyolojik tenkidi “ırk-etraf-an” kuramına göre yapmış, Edebiyat-ı Cedide eleştirmenleri de bu kuramı terbiyeyi tenkitte kullanmışlardır. Sosyolojik tenkitte yazarın/şairin cemiyetle ilişkisi, yapıta yansıyan cemiyetsel vaziyetler, ferdin cemiyet içindeki konumu, yabancılaşma, cemiyetsel müesseseler, cemiyeti oluşturan topluluklar üzerinde durulmaktadır.
Alımlama Estetiği: Bu teoriye göre terbiyeyi yapıtın anlamı metnin içinde hazır bir şekilde bulunmaz, metinden hareketle okuyucu tarafından bulunur.
• Alımlama ile hedeflenen okurun metinden kavramaya çalıştığı, kavradığı, metinden aldığıdır.
• Burada yapıta nesne gibi değil, metinle okur arasındaki karşılıklı alışverişten doğan bir hadisedir.
• Bu usulde metinde yazar her şeyi söylemez, bazı boşlukları vazgeçer ve bunları okuyucu bulur.
• Bu usulde okurun kendi gayretiyle anlamı keşfetmesi ve bulması gerekir. Böylece okura bir çeşit estetik zevk kazandırılmak hedeflenir. Bu surattan yapıtı yazan birey her şeyi hazır vermemeli, okuru sıkmamalıdır. Bunun bütün aksini de yapmamalıdır. Başka Bir Deyişle okuru anlam bulma mevzusunda, kapalı bir kullanımla güçe sokmamalıdır.
Duygusal Tesir Teoriyi: Bu teori XX. asırda İ. A. Richards tarafından ortaya atılmış bir teoridir.
• Bu teoriye göre hoşluk, estetik gibi güzele giden şeyler psikolojiktir. Bu psikolojik gidişat alana getiren hadiseler asılda yoktur. İnsanlar bu hadiseler varmış gibi hareket ederler.
• Hoşluk ve estetik bedeli okurun yaşantısında arayan Richards, estetik yaşantının diğer yaşantılardan cins bakımından değişik bir yaşantı olmadığını söylemektedir.
• Şiir, fotoğraf, müzik gibi hoş sanatlarla alakalı geçirdiğimiz yaşantılar, günlük yaşamda yaptığımız yemek, içmek gibi sıradan hadiselerle aynıdır. Şair yazdığı şiirle kendi iç dünyasını anlatır ve okuyanda şairin anlattıklarıyla şairin yaşantısına yakın bir yaşantı geçirir. Aynı yaşantıyı geçiremez zira; kelimeler her okur için değişik anlama kazanç. Kelimenin bir okurda çağrıştırdığı, diğer okurda aynı kelime değişik bir şeyi çağrıştırabilir.
• Bu değişiklikten dolayı Richards bir kriter tanımlamıştır. Bu kriteri tanımlamasının emeli; tam okurların yaşantısını geçerli saymaktan kurtulmak içindir. Bu kriterde şudur: “Şiir yaşantılar öbeğidir ama mevzubahisi olan, şairin yaşantısına en yakın olandır9.”
• Sanat bir duygu işidir ve yansıtma teorisinin tersine edebiyat, dış dünya ile bilgi mevzusunda bize hakikatliği yansıtacak bir ayna değildir. Bu teoride anlatıcının duygusu yerine, akdikeninin okurun duygusuna yer verilmelidir.